
Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin, Türkiye genelinde eğitim sisteminin büyüklüğünü vurgulayarak, yaklaşık 75 bin okul, 1 milyon 250 bin öğretmen ve 18 milyon öğrenciyle devasa bir yapının uyum içinde çalışmasının sağlıklı iletişimle mümkün olabileceğini ifade etti. Ancak sahadaki uygulamalar, bu uyumun hâlâ ciddi yapısal sorunlarla karşı karşıya olduğunu gösteriyor.
Bakan Tekin’in son Ankara ziyaretinde dile getirdiği sınıf mevcudu dengesizlikleri, adrese dayalı kayıt sisteminin eğitimde fırsat eşitliğini sağlamaktan uzak olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye genelinde ortalama sınıf mevcudu 20-22 iken, bazı okullarda bu sayı 37-38’e kadar çıkıyor. Aynı mahalledeki başka bir okulda ise sınıflar 20 öğrencinin altına düşüyor. Bu tablo, eğitimde kaynakların ve öğrenci dağılımının adil biçimde planlanamadığını gösteriyor.
Velilerin popüler okullara çocuklarını kaydettirme çabası, sistemin zayıf noktalarını gözler önüne seriyor. Bakan Tekin, okul müdürlerinin kayıt parası talep ettiği yönündeki iddiaları reddederek, müdürlerin yalnızca adres dışı kayıt yapılamayacağını belirttiğini ifade etti. Ancak bu açıklama, velilerin yaşadığı baskı ve belirsizlikleri gidermeye yetmiyor. Eğitimde kalite arayışının, adres dayatmasıyla sınırlandırılması, velilerin haklı tepkilerini artırıyor.
Öğretmenler açısından da tablo çarpıcı. Aynı okulda bir öğretmen 40 kişilik sınıfta özveriyle eğitim verirken, diğer öğretmen 20 kişilik sınıfta daha rahat koşullarda görev yapıyor. Bu durum, öğretmenler arasında adil iş yükü dağılımını engelliyor ve eğitim kalitesini doğrudan etkiliyor.
Bakanlığın sokak sokak zimmetleme çalışması, teknik bir çözüm olarak sunulsa da, temel sorun olan eğitimde kalite eşitsizliği ve okul tercih özgürlüğü göz ardı ediliyor. Eğitimde başarıyı yalnızca adresle sınırlamak, pedagojik değil bürokratik bir yaklaşım olarak değerlendiriliyor.
Prof. Dr. Yusuf Tekin’in iletişim ve istişare vurgusu, öğretmenlerle yapılan görüşmelerin önemini ortaya koysa da, bu görüşmelerin sahadaki yapısal sorunlara çözüm üretip üretmediği tartışmalı. Eğitimde eşitlik ve kalite için yalnızca kayıt sistemini değil, okul donanımı, öğretmen dağılımı ve veli taleplerini de kapsayan bütüncül bir reform ihtiyacı giderek daha görünür hale geliyor.
