Değerli hemşerilerim, uzun bir aradan sonra yine sizlerle birlikteyim. Okuduğunuz ve dinlediğiniz gibi ülkemiz yorucu bir seçim atmosferini geride bıraktı, Sayın @Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan her defasında bunu vurguluyor.
Hem genel seçim hem de yerel seçim Türkiye’nin enerjisini fazlaca yuttu. Artık önümüze bakma dönemi.
Ekonominin büyüyerek daha fazla katmadeğer sağlaması gerekiyor. İnsan hak ve hürriyetlerindeki kazanımları koruyarak, daha fazlasını ülkemize kazandırmamız gerekiyor.
Hukuk rejimimizin toplumda oluşan olumsuz havayı dağıtması için artık tam anlamıyla bağımsız olması gerekiyor.
Demek istediğim değerli hemşerilerim, toplumumuzda barış havasını dört koldan, safları boş bırakmayacak biçimde, tesis etmemiz elzemdir.
Çalışma barışından tutunda ekonomik faaliyetler ve sonrasındaki bölüşüm aşamalarında olsun, beraber bir yaşamı kardeşlik hukuku çerçevesinde sürdürmenin yolu birbirimize olan güven ve sevgi ile saygı bağlarının kuvvetliliğidir.
Geçenlerde beni de dost meclisinde bilgilendirdiler…
Erzurum’umuzun Hınıs ilçesinin Güzeldere Köyünde, bir abimiz ve kardeşi darp edilerek, dahası dövülerek linç girişiminde bulunulmuş. Kendisini bilmeyen insan müsveddeleri tarafından gerçekleştirilen bu hunharca davranışlar, belki tekil gibi gözükse de “birlikte yaşama” idealimize ve azmimize indirilen bir balyozdur.
Çağdaş Erzurum Hınıs Tekman Köy Dernekleri Federasyonu, sosyal medya kanalıyla gerekli açıklamayı yapmış.
Gerçekten de TÜRKİYE YÜZYILI ve Cumhuriyetimizin taçlandırılacağı bir dönemde, 2024 Türkiye’sinde, yirmi birinci yüzyılda hâlen feodal toplum karakteristiğini sergileyen bu davranışlar; olağanlaştırılamaz, normalleştirilemez, görmezden gelinemez, bu tip davranışlara münferit bir hadise hiç denemez!
Kentimizin mülki amirinin derhal bu hususta bir açıklama yaparak, gerekli işlem ve takibin de ivedilikle başlatıldığını kent kamuoyuna açıklaması gerekir.
Kolluk kuvvetlerinin, Jandarma’nın bu hususta sessiz kalması kabullenilemez.
Tarihsel şuur bakımından marazî durumumuz zaten tarihten ders alamamamızın en büyük faktörüdür. Geçmişteki Kanlı Pazar hadiseleri, 1980 askerî ihtilaline giden dönemden önceki sokak kargaşaları, sağ-sol çatışmaları sizce masumane, münferit hadiseler miydi?
Türkiye’de toplumumuzun gelişmesini, büyümesini ve kalkınmasını istemeyenler her zaman oldu. Kapitalizmin ve emperyalizmin ana hedefinin “ulus devletler” olduğunu söylemeye gerek var mı?
Manevi ve moral değerlerin kuvvetli olduğu ülkelerde, emperyalizmin dünya hedeflerine giden yolda, bu tip ülkeleri klasik (konvansiyonel) yöntemlerle yani sıcak savaşlarla alt etmeniz mümkün değil.
Türkiye Cumhuriyeti, milli değerlerinin yüksekliği ve ordu-millet karakteristiğiyle diğer ülkelerde nam salmış bir millettir.
Bizim gibi ülkelerde gelenek ve göreneklerin sağlamlığı, maneviyatın toplumsal yaşam içinde genişçe bir yer edinmiş olması, geçmişten gelen kadim bir tarih ve kültürel birikimin ve bağların halk indinde muteberliğinin yüksekliği, Ortadoğu coğrafyasında planları olanları farklı arayışlara sürüklemektedir.
Zaten cumhuriyet kurulduğundan beridir de karanlık odakların bu coğrafyayla ve ülkemiz ile olan düşmanlıkları bitmeden tükenmeden devam etmekte. Sürekli olarak klasik yöntemlerin dışında alternatif metotlarla özellikle Türkiye ve bölge coğrafyası istikrarsızlaştırılmaya, kaos ortamına boğulmaya çabalanmakta.
Oluşturulan kargaşa ve huzursuzluk ortamından faydalanmak adına da ülkemiz içinde edindikleri “sözde dostlarıyla”, “yerleşik olan müttefikleriyle” kolayca toplumumuz asimetrik psikolojik harekâta tâbi tutulmakta.
Bahsettiğim üzere, geçmişte vuku bulan, 6-7 Eylül hadiseleri olsun, Kanlı Pazar olayları, sağ-sol diye bu ülkenin vatandaşlarını, kardeşlerini, gencecik fidanlarını sizce kimler feda etti?
Ne yani bu olaylar birden bire yürekli insanların vatanmillet-bayrak-din-iman duygularının kabarmalarından mı zuhur etti? İşte bundan dolayı tarih önemlidir.
Tarih şuuru ve özelde şuurlu bir toplum olmak, her zamankinden daha önemlidir.
Bu olaylar, dünya egemenliği için hiçbir kötücül senaryolardan ve projelerden vazgeçmeyecek, sadece kendi sapık ve sapkın hayallerinin ve ideallerinin hayata geçmesi adına insanların topluca katliamından tutunda ülkelerin hem fiziki hem de ekonomik olarak harap edilmelerine kadar uzanan geniş bir yelpazede sütre arkasında tertiplenen ve sahneye konanlardır.
Bu hastalıklı ve düşmanca girişimlere bağışıklık kazanmanın ve bu saldırıları püskürtmenin en sağlam yolu, kardeşlik, birlikte yaşama ülküsünün yüksek bir moral duygudurumuyla dingin hâlde ayakta tutulmasıdır.
Bu olaylar geçiştirilemez, bu bağlamda Valiliğimizin ve kolluk kuvvetlerimizin olayın “aydınlatılması” veçhesindeki çalışmalarının titizlikle takipçisi olacağımızı kamuoyumuza bildiririm.