Köşesine Sıkıştırılmış ‘’Şehir Bostanı''
Bu Yazımda Türkiye'deki tarımın üzerine uzanmış bir el var. Tarımı Terk Ettirmek için, toprak üzerine görünmez yeşil perde atıyorlar!!..
Son yıllarda, şehir yönetimlerinin kent tarımına dair sunduğu projeler kamuoyunda geniş yankı uyandırıyor. Ancak, bu girişimlerin büyük kısmı, sürdürülebilir tarımsal üretimden çok görsel ve yüzeysel bir yaklaşımla ele alınmakta.
Türkiye, tarımsal üretim kapasitesiyle bölgesinde önemli bir güçtür. Akdeniz’den Karadeniz’e, İç Anadolu’dan Ege’ye kadar geniş bir tarımsal zenginliğe sahip bir ülkede, şehirlerde tarımı desteklemek büyük bir sorumluluk gerektirir. Ancak bugün birçok belediyede gördüğümüz ‘şehir bostanı’ projeleri, gerçek üretimin ve sürdürülebilir tarımın ihtiyaçlarına yanıt vermekten çok uzak.
Görüntü Var, İçerik Yok
Antalya'dan Gazeteci Taner Şahinin kaleme aldığı Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin “Şehir Bostanı” Projesi: Gerçekten Kent Tarımına Katkı Mı, Algı Operasyonu Mu? yazıdan esinlendim.
Bir parkın köşesine sıkıştırılan birkaç sebze fidesiyle kent tarımında devrim yapıldığı iddia ediliyor. Oysa gerçek bir kent bostanı; halkın katılımına açık olmalı, eğitim programları ile desteklenmeli, sürdürülebilir bir üretim modeli sunmalı ve ortaya çıkan ürünler toplumla paylaşılmalıdır.
Bugün tarım politikaları vitrinden öteye geçmek zorundadır. Yalnızca görsel şovlar yerine, tarımı yaşatacak projeler hayata geçirilmelidir. Türkiye'nin dört bir yanında, üreticilerin desteklenmesi, kırsalın kalkındırılması ve kent tarımının geniş çaplı bir yapıya kavuşturulması artık kaçınılmaz bir gereklilik.
Gerçek Tarım Politikaları İhtiyacı
Şehir bostanları, doğru kurgulanırsa kent tarımına önemli katkılar sunabilir. Ancak bu projeler sadece birkaç fotoğraf karesi için değil, gelecek nesillere üretim bilinci kazandırmak için kurgulanmalıdır.
Şehir yönetimleri, üreticiyle doğrudan bağ kurmalı, kent bostanlarıyla halkın katılımını sağlamalı, eğitim programları ve şeffaf üretim modelleri oluşturmalı, ürünlerin adil paylaşımını güvence altına almalıdır.
Türkiye’nin tarım potansiyeli göz ardı edilemez. Bu ülke sadece turizmiyle, sanayisiyle değil; üretimiyle, toprağıyla, çiftçisiyle de anılmayı hak ediyor. Eğer gerçekten kent tarımı konuşulacaksa, fideyle değil emekle büyüyen bir üretim modeline odaklanmak gerekmektedir.
Göstermelik projeler yerine gerçek üretim planlarını görmek istiyoruz. Çünkü bu toprak, sadece görüntüyle değil, emeğin gücüyle kalkınır!