
Türk edebiyatının yeni yüzlerinden biri olan Zinnur Parlak, Erzurum’un şiir ikliminde filizlenip ülke çapında yankı uyandıran bir ses haline gelmiştir. Henüz edebiyat çevrelerinde adını yeni yeni duyurmaya başlasa da, kaleme aldığı şiirlerle okurun zihninde derin izler bırakmakta, gönüllerde taht kurmaktadır.
Özellikle Aşkar Edebiyat Dergisi’nin 75. ve 76. sayılarında yayımlanan “Ayrılıksan Zihin Düş-üş-nüş-ce-leri” adlı şiiri, modern Türk şiirinde bir dönüm noktası olabilecek niteliktedir. Tamamı “sihri helal” sanatıyla örülmüş bu eser, satranç şiiri olarak tanımlansa da, kendi içinde yepyeni bir türün kapılarını aralamaktadır. Her kelimenin hem önceki hem sonraki ifadeyle anlam bütünlüğü kurduğu bu yapı, okura çok katmanlı bir okuma deneyimi sunar. Şiirin satırlarında gezinirken, bir kelimenin farklı yönlerden okunmasıyla değişen anlamlar, aynı temaya sadık kalarak şaşırtıcı bir derinlik yaratır.
Zinnur Parlak’ın şiirsel mahareti yalnızca bu teknikle sınırlı değildir. Şiir, sağdan sola, yukarıdan aşağıya, hatta sondan başa doğru okunduğunda bile anlamını koruyarak yeni manalar üretir. Bu yönüyle, yalnızca bir edebi metin değil, adeta bir zihinsel labirenttir. Şairin ustalığı, bu çok yönlü yapıyı bozmadan kurabilmesinde gizlidir.
Şiirin ikinci bölümü ise klasik mısra düzeninde ilerlerken, her bir dize farklı bir aruz ölçüsüyle yazılmıştır. On farklı aruz kalıbını bir şiirde ustalıkla harmanlayan Parlak, eskiyle yeniyi buluşturarak “düzenli bir düzensizlik” içinde özgün bir tarz yaratmıştır. Bu yaklaşım, hem geleneksel şiir anlayışına bir selam duruşu hem de çağdaş şiire cesur bir katkıdır.
Zinnur Parlak, şiirini açıklamak yerine okurun yorumuna bırakmayı tercih eden bir sanat anlayışına sahiptir. Ona göre şair yazmakla yetinir; şiiri çözümleyecek olan ise edebiyat tarihçisidir. Bu tevazu ve derinlik, onun şiirini daha da kıymetli kılmaktadır.
Modern Türk şiirine yeni bir soluk getiren Zinnur Parlak, hem teknik ustalığı hem de şiirsel cesaretiyle edebiyat dünyasında hak ettiği yeri almaya başlamıştır. Onun kaleminden dökülen dizeler, yalnızca birer kelime değil; bir çağrının, bir devrimin habercisidir.

